Üç numaralı bir imaj,
Berber koltuğu kolluklarına bırakılmış
Tahta parçasının üzerinde yıllanan
Hayata en umarsız bir kaçıştı bu
Kaçıncı kez döndüğünü bilmediği viraja bakarken
Kaç kez dönmüştü şimdiki gibi virajları
Ve artık alabildiğine uzatabiliyordu saçlarını
Alabildiğine uzatabiliyordu berber koltuklarında
Ayaklarını…
Kaçıncı kez dönmüştü bu virajı
Durup dinlemeden
Durup dinlenmeden
Üç numaralı bir imajdı
Berber koltuğu kolluklarına bırakılmış
Tahta parçasının üzerinde yıllanan
Neden diye sormadı kimse ona
Her giden yolcunun ardına döktüğü mürekkebi
Kaçıncı kez dönmüştü bu virajı
Sadece yalnızlığına ağladı
Yalnızlığın tadını bilmiyorum dediği yıllardı
Kan kokusu ve dumana hayran kalan gözlerini
Yinede neden diye sorulmasını beklemedi
Evinin kapısından çıkan tabut kim için diye sormadığı gibi
Üç numaralı bir imajın yıllarıydı
Mankurtlaşmamış zamanın az evveliydi
Âdem olmanın ağırlığını duymadı bile
Başparmağından akan kanın tadına daha varmamıştı
Durulmuş yolların üzerinde yürüyebiliyordu artık
Durgunluğunu sormadan
Yol olmanın sorumsuzluğu değildi
Ellerinden oluk oluk akan kan
Üç numaralı bir imaj,
Berber koltuğu kolluklarına bırakılmış
Tahta parçasının üzerinde yıllanan
Sevgilisinin göğsünden,
Gözlerden kan akanları izlerken…
Soğuk bir kış gününü hatırladı
Sıcaktan akan terini içerken
Üç numaralı yılların
Koltukları artık üzerindeydi
Kimse tutmadı elini
Ellerini uzatacağı kimsesi olmadığı gibi
Kollarının uzunluğunu seçmedi
Yaşayarak öğrenmedi
Öğrenerek yaşamadığı gibi
…ve her şey
Üç numaralı yılların ince bir çizgisi
Kaçıncı kez dönmüştü bu virajı
Her gidişinde kendini uğurlayan
Her geldiğinde kendisini karşılayandı
Kaçıncı kez dönmüştü bu virajı
Mankurtlaşmamış zamanın az evveli
Âdem olmanın ağırlığını hisseder gibi
Kanı daha çok seviyordu
Her çıkılan yol ölüme biraz daha yaklaşmaktı
Üç numaralı bir imaj,
Berber koltuğu kolluklarına bırakılmış
Tahta parçasının üzerinde yıllanan
Kaçıncı kez dönmüştü bu virajı
…ve ölümü kıl payı kaçırmıştı
Hayalle gerçek arasında bir köprü
Yolculuklar, yolluklar ve yollardı
Ölümü kılpayı kaçırdığını düşündü
…ve herhangi bir zamandaki uğurlayışları
Hiç kimseye elini salladı
Yıllanmış üç numaralı yıllardan uzak
Ve artık hiçbir otobüs camı buğulanmıyordu
Her şey çıplak ve ortadaydı
Şimdi titremeden sevişebiliyordu
Hayalle gerçek arasındaki köprüyü düşündü
…ve ölümü kılpayı kaçırışını
Mankurtlaşmamış yılların az evveliydi
Adem olmak hayalini içinde yaşarken
Üç numaralı yılların göbeğinden geçti
Nereye nasıl gideceğini sormadı
Kimsenin bilmediğini biliyordu
Durgun yolların üzerinde yürümezlerdi
Kendisi gibi
Mankurtlaşmış yürüyen bir yoldu hayat
Üç numaralı bir imaj,
Berber koltuğu kolluklarına bırakılmış
Tahta parçasının üzerinde yıllanan
Yalnızdı,
Ağladı
Yalnızlığın tadını bilmediği yıllardı
Eller uzayana dek ağladı
Kan kokuyordu her yer
…ve bağırıyordu ruh
Bedeninden çıkarken
Üç numaralı yılların siyahını düşündü
…ve ölümü kılpayı kaçırışını
Kaçıncı kez dönüyordu bu virajı
Yine kendisini uğurladı
Ve gideceği yerde karşılayacaktı
Sevmek nedir derken
Sevilmeyi aradı
Her haliyle bir âdemdi o
…ve mankurtlaşmamıştı
Duruldu, durgundu
Artık soru sormuyordu
Peşinden koşmuyordu soru işaretlerinin
Nede olsa ölümü kılpayı kaçırmıştı
Ama ikincisinde tutacaktı
Sevgilisinin ellerini tutması gibi
Nerde olduğunu sordu sevgilinin
Durdu, durgunlaştı
Artık sormayacağını düşündü
…ve ölümü kılpayı kaçırışını
Vazgeçti her şeyden
Yolları izledi
Her sollanan yolcu
Ölümü kaçırmaktı diye düşündü
Her yaklaşılan viraj umudunu artırmıştı
Umut diye düşündü
…ve üç numaralı yılların siyahını
Durdu,
Durgun yollar gibi
Unuttu yolcu olduğunu
Kimseye sormadı nereye gideceğini
Hiç kimse bilmiyordu çünki
Onlarda yolcuydu onun gibi
Koşanları izledi
…ve bedenlerden ayrılırken
Islık çalan ruhları
Kaçıncı kez dönmüştü bu virajı
Durdu,
Sustu
Akmayan gözyaşlarını düşündü
Tebessüm etti yüzü
…ve ısırdığı dilinden kanlar akıyordu
Artık konuşamıyordu münzevi…
yakup
(2008)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder