Yoksa Siz Hâla!

Eğer, herkesin ihanetçi olarak yaftalandığı bir ülkede yaşıyorsanız ve henüz ihanetçi olmadıysanız, büyük ihtimal o ülkede turist olarak bulunuyorsunuzdur. ..ve yahut arıza vermiş bir uçak ile uzaklara giderken mecburi iniş yapmış ve ertesi gün ancak halledilebilecek bir sorundan dolayı mecburen o ülkenin şehrinde turluyorsunuzdur.

Yaşadığınız ülkede savaş olmasından dolayı zorunlu göç yapmış olmanız dahi sizi ihanetçi sepetinden kurtarmayacaktır. Kanaat etmediğiniz varsayımı üzerinden yaşadığınız mahalle basılabilir, sokaklardan kovulabilir veya bir şehrin girişi size tamamen kapatılabilinir.

Nedir ki, ihanet?

Sözlük anlamı sadık kalmamak olarak belirtilmiş. Ortada birşey var ve siz o şeye herşeye rağmen sadık kalacağınıza dair bir söz vermişsinizdir ve bundan dolayı yapacağınız herşeye dikkat etmekle mükellefsinizdir.

O şeyin ne olduğu konusu ise mutlakiyetçiliğin başlangıç evresi. Daha siz doğmadan önce sizin adınıza sınırlar çizilmiş, sizin adınıza sözler verilmiş ve sizin seçiminiz dahi olmadan alnınıza yazılmış destanlarla bezeli bir aidiyet silsilesi üzerinden nutuklara amin demek durumunda kalmaktasınız...

Düz olanın ne olduğuna sizin öz varlığınız ile karar vermek hakkınız dahi olmamakla birlikte yeni bir düz yaratmak ise günah sandığına çoktan kapanmış ve bilmem kaç turluk zincirler ile sarmalanmıştır. 

Nedir ki, ihanet?

Sözlükten çıkıp toprağa ayağınızı bastığınızda birkaç defa düşünmek gerekliliğidir. Çünkü o toprağın filizlendirdiği zenginliğin kimin koltuğuna sünger yapıldığını bilemezsiniz. Bu durumda, sadece aidiyetin varlığını değil, varlıklı olmanın seceresi ile de muhattap durumda kalacaksınızdır.

Örneğin İstanbul’un fethi şenliklerinde elinde türk bayrağı ile bir Kürt, bir Çerkes, bir Ermeni  dolanıyorsa bu kürdistana ihanet olarak algılanır. Ama kimse bu ihanetin Rumlara yapıldığını düşünmez.. Çünkü ortada Rum yoktur ve bu olmama halinin suçlusu olan “herkes” olduğu için, bunu, var olan ve kabul edilen bir şey üzerinden biçimlendirmek en kolay yoldur...

Nedir ki, ihanet?

Belki de ömrünüzde bir seferlik sesli düşünme halinin sizin bir ömrünüze bedelleştrildiği durumdur. Yıllar sonra bile bugünü savunmak zorunda bırakılma halidir. Çünkü değişmek, dönüşmek, evrilmek sadece Kafka’nın cümlelerinden ibarettir. Yada Kaf dağının ardındaki ulaşılmaz bir ideadır. Aslında böyle bir şey yoktur ama siz yinede onun varlığına inanınki bir kıtlık zamanında bile o koltuğa oturan kendisini o değişime uydurabilsin ve hep baki kalabilsin.. Sizin değişmeniz koltukta oturanın kabulü dışında ise ihanettir. “Niye beni çağırmadınız” demektir aslında.. Ama davetiyeyi iki kişilik hazırlarsanız bu kabuldür. Biri muktedir, diğeri koltuk…

Nedir ki, ihanet?
Bir kelimenin ters bir anlam ifade edebilmesi için yüzyıllar geçmesi gerekirken, yüzyılda bir yaşanılabilinecek bir olaya hergün maruz kalanlar için o kelime bir günde değişime uğrayabilir.. Bu yüzden herkesin ihanetçi olduğu bir toplumda aslında “normal” olmaktır. Size ihanetçi dendiği için yüzünüzü asmanıza gerek yok! J
yakup

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder